GRUBUN DOĞASI VE YAPISI
İnsanoğlu yaşamını sürdürmek için bir arada olmaya ve birlikte çalışmaya başladığından bu yana, gruplar pek çok kültürün bir parçası olmuştur. Başlangıçta birlikte yaşamanın temelini karın doyurma ve hayatta kalma gibi temel gereksinimler oluş- tursa da, insanoğlunda var olan başkalarından destek görme, onlar tarafından kabul edilme, değerli bulunma ve bir gruba ait olma ihtiyaçları, grupların ortaya çıkmasında ve sürdürülmesinde önemli rol oynamıştır. Sosyal varlıklar olarak insanların başkaları ile bir arada yaşamaları ve iletişimde bulunmaları kaçınılmaz bir gereksinimdir.
Birey, ancak diğer insanlarla ilişkiye girdiği ölçüde benliğini geliştirip yeterli olgunluğa ulaşabilir. Aynı zamanda kişiliğin gelişmesinde, bireylerin yaşamlarındaki anne, baba, akraba, akranlar ve diğer yetişkinlerin büyük rol oynadığı, hatta tek başına yaşamanın veya başkalarından soyutlanmanın, fiziksel ve ruhsal sorunları da beraberinde getirdiği, bu nedenle de bireyi çevresinden ve başkalarından ayrı düşünmenin mümkün olmadığı açıktır. Bireyin diğerleriyle olan ilişkilerinde ve bir arada yaşama gereksiniminde yardım alma kavramı oldukça önemli bir yere sahiptir.
Birilerinden yardım almadan hayatta kalmak bebekler için olanaksız, tüm insanlar için çok zordur. Birey her ne kadar kendi başına var olsa ve doğasında bağımsızlık duygusu barındırsa da, birçok bakımdan başkalarına bağımlıdır. Bu ikincil ihtiyaçlar aslında, yaşamda kendimizle ilgili pek çok şeyin ancak kişiler arası dinamikler sayesinde farkına vardığımızı ve onlar sayesinde yaşamımızı sürdürerek anlamlı hâle getirdiğimizi de gösterir. Bu nedenle kişiler arası ilişkiler ve bu amaçla oluşan gruplar yüzyıllardır yaşamımızı ve deneyimlerimizi anlamlı kılan, onları ayakta tutan evrensel birer güç olmuştur. Yaşamımız boyunca, gönüllü olarak katıldığımız veya kendiliğinden oluşup gelişen pek çok grubun içinde yer alırız. Örneğin, yaşama anne babadan oluşan çekirdek veya diğer akrabaların da olduğu daha geniş aile grubunun bir üyesi olarak adım atarız.
Daha sonra akran grubu edinir, ilerleyen zamanlarda okul yaşantısında ve çalıştığımız işlerdeki arkadaş gruplarına veya ortak ilgi ve zevkleri paylaştığımız sosyal gruplara karışırız. Tüm bu grupların ortak noktası, belirli bir iletişim ve etkileşimi beraberinde getirmesi, buna bağlı olarak da bünyesinde yer alan üyelerin çeşitli kişisel paylaşımlarda bulunmalarıdır. Bu kitabın temelini oluşturan psikolojik danışma grupları ise pek çok açıdan günlük yaşamdaki gruplardan farklıdır. Bu farklılıkların başında psikolojik yardım gruplarının iyileştirici özelliği gelmektedir. Yardım grupları, kuramsal gelişmelerin ve yapılan bilimsel çalışmaların yanı sıra, günümüzde filmlerin, televizyon programlarının, kitapların ve tanınan güncel dergilerin de yardımıyla oldukça yaygınlaşan ve kabul gören bir uygulama hâline gelmiştir.
Bu tanınma ve kabul görmeyle birlikte grup yardımları dünyanın pek çok yerinde ve toplumun hemen her kesiminde sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır kolojik danışma grupları, etkileşim grupları, psikoterapi grupları, rehberlik grupları, eğitim grupları, yaşantı grupları, kendine yardım grupları, destek grupları ve psikodrama grupları gibi pek çok yardım grubuna rastlamak mümkündür. Bu gruplar ortak özellikler taşımakla birlikte genellikle amaç ve işleyiş bakımından farklılık gösterir.
Örneğin, bahsedilen iyileştirici etki rehberlik gruplarına özgü bir özellik değilken, psikodrama, psikoterapi, psikolojik danışmanlık ve etkileşim grupları gibi grupların temel özelliklerindendir. Dolayısıyla, grup tanım ve amaçlarının incelenmesi, psikolojik danışma gruplarının özelliklerinin ve bu gruplarda iyileştirici etkisi bulunan faktörlerin anlaşılması, grup türlerinin benzerlik ve farklılıklarının ayırt edilmesi açısından son derece önemlidir. Bu bölümde psikolojik danışma grupları ile ilgili temel kavramların tanımları, bu grupların temel amaç, özellik ve avantajları ile gruplardaki iyileştirici faktörlere yer verilecektir.
Temel Kavramlar ve Psikolojik Danışma Gruplarının Amaçları
‘ Grup’ kavramı ile ilgili olarak bugüne kadar değişik tanımlamalar yapılmış oldu- ğundan, alanyazında birbiriyle tam olarak örtüşmeyen birtakım tanımlara rastlamak mümkündür. Grup sözcüğü, günlük dilde belirli bir zamanda, birbiriyle yakın ilişki içinde bulunan belirli bir sayıdaki nesne, insan, hayvan veya fikir için kullanılır. Bunun yanında grubun sözlük anlamı “ortak özellikleri olan nesneler, çıkarları bir olan kimseler bütünü” olarak belirtilmiştir (TDK, 2010). Grupların herhangi bir insan topluluğundan farklı birtakım özelliklere sahip olduğuna dikkat çeken Hare (1962), bir gruptaki üyelerin mutlaka birbiriyle etkileşim içinde olduklarını, genellikle ortak bir amaç taşıdıklarını ve ortak norm ve kuralları izlediklerini belirterek, üyelerin zamanla grup içinde belirli rol kalıpları geliştirdiklerini ve böylece kişiler arası çekim ağı oluşturduklarını ifade etmiştir.
Genel olarak sosyal psikoloji alanyazınında (örneğin, Brown, 1988; Mills, 1967) bir grubun tanımı yapılırken en az iki kişiden bahsedilse de, psikolojik danışma alanında bir grubun oluşması için en az 3 kişiye ihtiyaç olduğu vurgulanmıştır (Slavson, 1952). Bunun en temel nedeni olarak ise 2 kişi arasındaki ilişkinin bireysel psikolojik danışma sürecindeki ilişkiden farkı olamayacağı ve asıl üçüncü kişinin bu iki kişi arasında bulunmayan çatışmaları gruba getirebileceği gösterilmiştir. Bu görüşten yola çıkılarak grupları ‘En az 3 kişinin belirli bir amaç için bir araya gelerek birbiriyle ilişki ve etkileşimde bulunduğu sistem veya birim’ olarak tanımlayabiliriz. Bu kitabın odak noktasını oluşturan psikolojik danışma grupları, daha çok küçük gruplar olarak adlandırabileceğimiz gruplar arasına girmektedir.
Bu gruplar belirli bir üye sayısını geç- meyen, ancak üye sayısı konusunda pek çok etken göz önüne alınıp ona göre uygun sayı oluşturulan gruplardır. Grupların büyüklüğü ve üye sayısı bir sonraki bölümde ele alınacaktır; ancak genel olarak psikolojik danışma grupları için uygun olan üye sayısının 5 ile 10 arasında değiştiğini söylemek mümkündür. Grupla psikolojik danışmada önemli bir diğer kavram ise ‘ grup dinamiği’ dir. Alanyazında sıkça karşılaşılan ve bu kitapta da sıklıkla kullanılanacak olan grup dinamiği kavramı genel olarak, gruplarda oluşan ve grubun yapısını etkileyen güçleri ifade eder (Gladding, 1995).
Grup dinamikleri, grubun amaçları, gruptaki iletişim kalıpları, çatışmalar, üye rolleri gibi pek çok faktörden etkilenir. Bu nedenle grup dinamikleri grubun planlanması aşamasında başlar ve grubun sonlandırılmasına kadar çeşitli şekillerde devam eder. Jung (1985), her insanın evrensel ortak bir psişik yönünün olduğunu öne sürerek grup oluşumlarının ve grupla psikolojik yardım yaklaşımlarının gerekliliğine dikkat çekmiştir. Daha önce de değinildiği üzere, sosyal varlıklar olarak insanlar ortak bir oluşuma ihtiyaç duyar ve grup çalışmaları da insanların bu yönünü temel alarak yaşadıkları sıkıntılarla baş etmeleri için gerekli ortamı sağlar. Adler, Erikson, Sullivan gibi birçok kuramcının da benzer biçimde tüm davranışların sosyal ortamlarda gerçekleş- tiğine dair güçlü bir inanca sahip olduğu bilinir. Psikolojik danışma gruplarını diğer gruplardan ayıran özelliklerden birisi de, üyelerin belirli sınırlar ve kurallar çerçevesinde hareket etmeleri, bunun yanında birey olarak birbirinden bağımsız olsalar da bir araya gelmiş herhangi insan topluluğundan farklı bir biçimde ortak bir birlik algısı geliştirmeleridir (Th omas, 1967).
Sonuçta gruplardaki bireyler birbiriyle, grup içinde o anda olmayan kişilerle olduğundan daha fazla etkileşim içinde bulunurlar. En yalın şekliyle, psikolojik danışma gruplarında bireyler farklı bir düşünce veya davranış tarzı oluşturmak amacıyla sorunları ve sı- kıntıları ile ilgili paylaşımda bulunur, bu sayede yaşamlarını daha iyi yönetmeye ve dolayısı ile kendilerini daha iyi hissetmeye çalışırlar. Belirli amaçlar etrafında olundu- ğundan, lider ve grup üyelerinin bu amaçlara ulaşmak için yeterli çabayı göstermesi esastır. Ancak her grubun, amaçlarına tam olarak ulaşacağını beklemek gerçekçi olmaz. Önemli olan, üyelerin, kendileri ve grup için oluşturdukları amaçlar konusunda belirli bir içgörüye sahip olmaları ve belirlenen amaçlara ulaşma yolunda iş birliği içinde çalışmalarıdır. Trotzer (1989), grupla psikolojik danışmayı, pek çok danışanın yaşamlarında tatmin olmadıkları alanlar ile yüzleşmek ve bir psikolojik danışman liderliğinde bu sorunlara çözüm yolları bulmak amacıyla bir araya geldiği kişiler arası bir iletişim ağı olarak tanımlamıştır.
Ayrıca Trotzer, psikolojik danışma gruplarında iletişim, kabul, sıcaklık, saygı, güven ve anlayış gibi özelliklerin de bir arada bulunduğuna dikkat çekmiştir. Gerçekten de gruplar, bireyin duygusal ve davranışsal sıkıntılarını, yeterlik ve sınırlılıklarını, ihtiyaç ve isteklerini fark etmesi ve sorunlarla baş etme becerileri kazanması için önemli bir araçtır. Grupla psikolojik danışma, bireyin kişisel ve sosyal olarak uyum sağlaması ve kendi potansiyelinin farkına varıp bunu en iyi şekilde kullanması için çeşitli olanaklar sağlar. Bunu yaparken de güvenli, kabul edici ve açık bir ortam yaratır. Grup yardımlarının en belirgin özelliklerinden biri yarattığı bu güvenli ve iyileştirici ortamdır. Üyeler bir süre sonra başkaları tarafından nasıl değerlendirileceğini düşünmeden, reddedilme korkusu yaşamadan paylaşımda bulunmaya, bu sayede kendileri gibi davranmaya ve diğerlerini tüm özellikleri ile kabul etmeye baş- lar.
Tüm üyelerin kendilerini açması, iletişim kurmaya açık olması, mesajları alma ve verme konusunda istekli olması da bir süre sonra iyileştirici gruplarda gözlenen ve süreci geliştiren faktörlerdendir. Yani bir bakıma grup etkileşimi, tek başına üyeler için iyileştirici bir etki yaratır. Grupların amaçlarından söz ederken, üyelerin hem kendileri hem de grubun kendisi için koydukları amaçlar ve beklentilerin önemini atlamamak gerekir. Grupta bulunan üyelerin farklı amaç, umut, beklenti ve istekleri olduğu, her üyenin kendisi için koyduğu amaçlarından sadece bazılarının o grupta yer bulabileceği ve her üyenin o grupta üye olmanın onun için ne ifade ettiğini anlayabilmesi için bazı sorumluluklar alması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Özellikle bu son nokta grup çalış- malarında oldukça önem taşır. Bir başka ifade ile amaçlara ulaşabilmek için her üye kendi sorumluluğunun farkına varmalı, değişimin ancak bu sorumluluk ile mümkün olabileceğini anlamalı, değişim için çaba harcamalı ve grubu ilerletmek için kendi payına düşeni gerçekleştirmeye çalışmalıdır. Aksi hâlde grup sürecinin ilerlemesi ve üyelerin amacına ulaşması çok güç olacaktır.
Kısaca psikolojik danışma grupları, üyeleri hem güçlü hem de zayıf yönleriyle içtenlikle kabul eden, lider ve üyeler arasında anlamlı bir ilişki oluşturan, üyelerin birbirine yardım etmesi için onları cesaretlendiren, iş birliğini teşvik eden, her üyeyi olabildiğince sürece katmak için destekleyen, problem çözme konusunda adım atması için yönlendiren, çatışmalar üstünde en etkili biçimde çalışmasını sağlayan, ilişkilerde yeni ve farklı yaşantılar deneyimlemeleri için olanaklar sağlayan, hem bireyin hem de grubun sürekli gelişiminin lider tarafından izlenmesi ve bunun etkili biçimde kullanılması için gerekli kaynakları yaratan uygulamalardır. Tüm bu eylemlerin çıkış noktası ise yardım aldıkları ve desteklendikleri sürece bireyin gelişmesi ve değişim için gerekli adımları atabilmesi konusunda olumlu bir bakış açısı ve inanca sahip olunmasıdır.
Psikolojik Danışma Gruplarının Temel Özellikleri
A. Gruplar, Kişiler Arası İlişki Yaklaşımı Odaklıdır
Psikolojik yardım gruplarının odak noktası, kişinin hem kendi farkındalığının, hem de başkaları ile ilgili olan farkındalığının artmasına, yaşamında gerçekleştirmek istediği değişiklikleri daha iyi anlamasına yardımcı olmak ve kişiye bu değişiklikleri yapabilmesinde destek olacak yeni beceriler ve kaynaklar kazandırmaktır. Yalom (1995) ’a göre gruplara katılan danışanların ortak özelliği, kendilerini yeterli derecede değerli bulmamaları ve yaşamlarında olumlu kişiler arası ilişkiler kurma ve devam ettirme konusunda güçlük çekmeleridir. Bunun nedenlerini açıklarken Yalom (1995), üyelerin işlevsel olmayan birtakım kişiler arası davranış ve düşünce kalıpları kullandıklarını vurgulamıştır.
Buna göre, değişimin yaşanması için bu etkisiz ve katı kalıpların daha işlevsel olanlar ile değiştirilmesi gerekir. Grup, kişiye değerli olduğunu gösteren, ona sıkıntılarıyla baş etmesi için güç veren, dolayısı ile diğerleriyle etkili iletişim kurabilmesinde ve yeniden onlarla bağlantıya geçebilmesinde yardımcı olacak becerileri kazandıran bir ortam sunar. Elbette gruba gelen üyelerin daha kişisel sorunları bulunabilir. Ancak, pek çok kişisel sıkıntının çıkış noktası veya ulaştığı nokta, kişiler arası ilişkilerdeki bazı çarpıklıklardır. Bu nedenle grupla psikolojik danışmanın temelinde, bireyin kendine odak olarak belirlediği bu kişiler arası yaklaşım yatar.
B. Grup Bir Süreçtir
Gruplar yaşayan varlıklardır. Tüm gruplar gibi iyileştirici gruplar da zaman içinde değişir ve gelişir (Worchel ve Coutant, 2001). Bundan yola çıkılarak çeşitli kuramcılar tarafından farklı isim ve sayıda da olsa belirli grup aşamaları belirlenmiş, her grubun bir başlangıcı, ortası ve bitişi olduğu üstünde ortak paydaya varılmıştır. Buna göre üyelerin ve liderin birbirlerini tanıdığı, kaygının yoğun olarak yaşandı- ğı ve genellikle paylaşımların durağan olduğu başlangıç aşaması; çatışma, üstünlük mücadelesi ve başkaldırının görüldüğü geçiş aşaması; sonrasında ise grup uyumunun geliştiği ve etkili çalışmanın gerçekleştiği üretim aşaması, hemen her grupta gözlenir (Corey, 1984; Trotzer, 1989; Tuckman, 1965; Yalom 1995).
Ancak bu aşamaların kesin sınırlarla birbirinden ayrılmasının oldukça güç olduğu ve her aşamanın tüm gruplar için aynı zaman sürecinde gerçekleşmeyebileceği de bilinmelidir. Örneğin, bir grupta birbirini tanıma aşaması ve güvenin sağlanması birkaç oturum ile sınırlı kalırken, diğer bir grupta bunun için çok daha uzun zamana ihtiyaç duyulabilir. Bunun dışında zaman zaman aşamaların birbiriyle örtüştüğü ve tekrarlanan bir döngü şeklini aldığı görülür. Örneğin, problem çözmeye başlamış gruplarda zaman zaman güven konusunda yeniden sıkıntıların oluşması veya üyelerin daha önce birbirleriyle yaşadığı çatışmaların benzerlerini başka bir aşamada tekrar yaşamaları mümkündür.
Bu nedenle grup lideri için grup sürecine ve gelişimine hâkim olmak ve tüm bunları takip edebilmek, grubun hızını ne zaman değiştirmesi veya hangi noktada müdahale etmesi gerektiğini anlamasına yardımcı olacaktır. Ayrıca grubun gelişimi çoğu zaman sabit bir çizgi üstünde olmadığından, ilerlemenin yanında zaman zaman geriye dönüşler de yaşanacaktır. İyi işleyen gruplarda elbette ilerleme beklenir. Ancak, özellikle üyeler arasındaki güven, üyelerin bastırılmış duyguları ve bitmemiş işleri gibi nedenlerden dolayı gerileme görülebilir. Önemli olan liderin bunları etkili bir biçimde kullanması ve grubun amaçlarına ulaşabilmesi için üyelerin çaba göstermelerine yardımcı olmasıdır. Grup aşamaları takip edilirken üyelerin çeşitli rolleri de göze çarpar.
Her bireyin gruba kendi özelliklerini taşıması, dolayısıyla grup içinde değişik rollerin ortaya çıkması beklenir. Aslında bir bakıma grupta olan bitenler rol paylaşımlarını kapsar. Örneğin, çok nadir konuşan sessiz bir üye, sürekli dikkat çekmeye ve herkesin ilgi odağı olmaya çalışan bir başka üye, duygularını ifade edip kişisel paylaşımda bulunmak yerine yüzeysel olarak konuşup bilişsel seviyede gezinen bir diğer üyeyi aynı grupta görmek mümkündür. Üyeler bu rolleri fark edip her birini anlayabildiklerinde ise daha fazla farkındalık kazanıp gelişim için daha etkili bir sürece girmiş olurlar.
C. Grup Süreci Dinamiktir
Gruplar, belirli bir hız ve odağa sahip olduğundan dinamik bir yapıdadır. Dolayısı ile her grup, kendi hız ve odağına göre kendine yön çizer. Grup içindeki ilişkiler ve etkileşimler zaman zaman sabit ve değişmez gibi görünse de aslında sürekli olarak gelişir ve değişir. Grupların işlevsel olması için grup dinamiği oldukça önemli bir özelliktir, çünkü ortak amaçlar için birlikte çalışma ancak bu dinamik sayesinde gerçekleşir. Üyeler arasındaki etkileşimin ise çok farklı değişken tarafından etkilenmesi mümkündür. Douglas (1976), üyelere ait birtakım özelliklerin (kişilik özellikleri, sahip oldukları yetkinlikler ve güdüler gibi), grubun kendine özgü bazı özelliklerin (gruptaki normlar, kurallar, değerler, grubun büyüklüğü ve grup uyumu gibi), gerçek yaşamda yaşanan ilişkilerdeki belirli özelliklerin (diğer gruplarla ve toplumla olan ilişkinin kalitesi gibi), gruba getirilen sorunun yapısının, üyelerin görevler ve sorumluluklarının, aynı zamanda üyelerin kaygı ve stres seviyelerinin grup dinamiklerini etkilediğini belirtmiştir. Sonuç olarak, hem grup üyeleri hem de lider, grubun bu dinamik yapısının farkında olmalı, özellikle lider grup dinamiğini oluşturan ve etkileyen faktörleri bilerek yeri geldiğinde gerekli müdahaleleri yapabilmelidir.
D. Grupta Gelişim için Üyelerin Kendisini Açması Esastır
Psikolojik danışma gruplarında üyeler, birtakım kişisel paylaşımlarda bulunup duygu ve düşüncelerini ifade etme konusunda öncelikle lider, daha sonra da üyeler tarafından cesaretlendirilir ve desteklenir. Çünkü kendini açma ve paylaşımda bulunma, gruplarda iyileştirici sürecin temel unsurlarından biridir. Bir kişiye yardım edebilmenin şartlarından birisi o kişi hakkında bilgi toplamak, yani o kişiyi tanımaktır. Kişinin sorunlarını anlamak ve onlar üstünde çalışabilmek için bu sorunların açığa çıkması, bir başka deyişle açıkça anlatılması gerekir. İşlevsel ve etkin bir psikolojik danışma grubu, sıkıntıları ile ilgili açık ve somut bir şekilde konuşabilen, diğer üyelerle iletişim ve etkileşime girebilen, anlık duygu ve düşüncelerini ortaya koyabilen ve ki- şisel gelişime ve değişime açık olan bireylere ihtiyaç duyar. Bu da, bir grupta üyelerin nitelikli ve yeterli kişisel paylaşımda bulunmaları anlamına gelir.
Psikolojik danışma gruplarında kişisel konuların paylaşılması oldukça önem ta- şıdığından, genellikle süreçteki odak nokta üyeler tarafından belirlenir. Yapılan kişisel paylaşımlar ve verilen geribildirimlerin doğası gereği de zaman zaman yoğun duygusal yaşantıların olması beklenir. Liderin buradaki rolü ise süreci ve paylaşımları çabuklaştırıcı, kolaylaştırıcı ve destekleyici bir yol izlemektir. Yani bir bakıma lider, özellikle psikolojik danışma ve liderlik becerilerini kullanarak gruba yön verir, daha da önemlisi grubun rahatça açılabilmesi konusunda çeşitli müdahalelerde bulunur. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta, üyelerin kişisel özellikleri, hazır bulunuşlukları gibi etkenler yanında liderin kişisel özellikleri ve profesyonel yeterliklerinin de kendini açmada ve bir etkileşim ortamı yaratmada oldukça önem taşıdığıdır (MacKenzie, 1997; Yalom, 1985).
E. Değişim İçin Şimdi ve Burada Yaklaşımı Gereklidir
Psikolojik danışma gruplarının en önemli özelliklerinden biri de ‘ şimdi ve burada’nın yarattığı eşsiz etkidir. Şimdi ve burada kavramı, grupta o anda üye(ler)de ve grupta ne olduğu ve ne yaşandığını vurgulamak için kullanılmaktadır. Dolayısıyla odak, etkileşim ve eylemin grupta o anda oluştuğu şekliyle ele alınmasını gerektirir. Grup dinamiklerine ve anlık ilişkilere odaklanmanın, üyeler arasında içten bir duygusal bağ ve iletişimin yaratılmasına yardımcı olan önemli bir güç olduğu vurgulanmaktadır (Greenberg ve Mitchell, 1983; Yalom, 1995). Geçmişte yaşanan deneyimler elbette ki danışanların yaşamlarında önemli etkiler bıraktığından bunlar üstünde çalışmak zaman zaman önemlidir. Ancak, sürekli geçmiş yaşantılara odaklanmak iyileş- tirici olmadığı gibi, kısıtlı zaman ve olanaklar çerçevesinde tek tek her üyenin geçmiş yaşantılarını incelemek yeterince ekonomik ve pratik olmayacaktır.
Üyelerin kişiler arası ilişkileri o an nasıl algıladıkları ve sahip oldukları izlenimlerin üstünde çalışmak hem öğrenmenin gerçekleşebilmesi hem de iyileştirici kazanç sağlanabilmesi için gerekli gücü yaratmak adına oldukça önemlidir. Bunun yanında şimdi ve burada kalarak, üyeler anlık ilişkilere ve grupta olan bitene odaklanmak için çaba harcar, diğer üyelerle ilişkilerine yönelik anlık kararlar vererek sürekli bir dinamizm gösterir ve bu sayede daha çok sorumluluk alırlar. Kısaca grupla psikolojik danışmanın temel gücünün, bir bakıma ‘ şimdi ve burada’nın etkin şekilde kullanılmasına bağlı olduğunu söylemek mümkündür.
Grupla Psikolojik Danışmanın Avantajları
1. Diğerlerinden Alınan Tepki ve Geribildirimlerin Olumlu Etkisi
Psikolojik danışma gruplarında birden fazla kişiden alınan tepkiler ve geribildirimler sayesinde üyeler kendi davranış ve tutumlarının farkına vararak yeni birçok davranış öğrenmektedir. Ayrıca üyelerin gruplarda birbirinden ve liderden destek alması, birbirine sorunlarla başa çıkma konusunda seçenekler sunması veya uygun bir şekilde kişiyi davranışları ve yaşadıkları ile ilgili yüzleştirmesi, üyelerin farkındalıklarını arttırmada, sıkıntıları ile başa çıkmayı, yeni davranış kalıpları geliştirmeyi ve insanlarla etkili iletişim kurmayı öğrenmelerini sağlamada oldukça yardımcı olan özelliklerdir.
Gruplardaki iletişimin özel olmasının nedenlerinden biri de geribildirimin gü- cüdür. Gruptaki etkileşim sayesinde her üye kendi bakış açısı dışında diğerlerinin bakış açısı ve algılarını da görmeye başlar. İşte geribildirim, bu algıların paylaşılması ile gerçekleşir. Üyeler duygu, düşünce ve davranışları ile ilgili geribildirim aldıkça farkındalık kazanmaktadır. Bu farkındalık ise değişimin gerçekleşmesi adına sağlıklı kararlar alabilmeye oldukça yardımcı olan faktörler arasındadır. Bir grup oturumunda her grup üyesi belirli kural ve sınırlar içinde birbirini eleştirme ve yüzleştirme olanağına sahip olduğundan, farklı görüşler ortaya sunulur ve grup bu anlamda her üyeyi diğerleriyle daha açık bir etkileşim için güdüler. İyileştirici bir ortam yaratma ve üyelerin içgörü kazanıp değişim için adım atabilmelerinde, kişiler arası geribildirim verme ve alma çok önemli bir öğedir (Corey ve Corey, 1997).
Örneğin, sürekli oturumlara geç gelen bir üyeye diğer üyelerin bu durumdan nasıl etkilendiklerini söylemeleri, daha önceleri oldukça sessiz olan bir üyenin son oturumlarda konuşmaya daha istekli hâle gelmesi üzerine diğer üyelerin bu gelişimi fark etmeleri, düşünce ve duygularını üyeyle paylaşarak onu cesaretlendirmeleri, geribildirimlerin yararlı olabildiği durumlardandır.
2. Yeni Davranışları Öğrenme ve Deneme Olanağı Sunması
Gruplar aynı zamanda yeni işlevsel davranışların denenmesi için eşsiz olanaklar sağlayarak etkin bir öğrenme ortamı oluşturur (Shulman, 1986). Grup, üye için rahat ve güvenilir olduğunda, daha önce güvensizlik, kabul görememe, dışlanma ve yargılanma kaygısı gibi nedenlerden dolayı sergilemekten kaçındıkları davranışları öğ- renmek ve denemek için oldukça etkili bir ortamdır. Çeşitli kişilik özelliklerine sahip insanların bir araya geldiği gruplar, gerçek sosyal dünyayı yansıtan ve normal sosyal yaşamın aynası gibi işleyen bir gerçekliktir. Yalom (1995), bunun için ‘ sosyal mikro kozmos’ (social microcosm) kavramını kullanmış, iyileştirici duygusal yaşantının başkaları ile ilişki kurarken yaşanan gerginliğin güvenli ve dürüst bir ortamda ortaya çıkması sonucunda mümkün olabileceğini vurgulamıştır. Küçük sosyal bir evren olarak da adlandırabileceğimiz gruplar, sunduğu bu güvenli ortamda açığa çıkan ve işlevsel olmayan bazı davranış kalıplarının da gözlenip denenmesi sayesinde kişiler arası öğrenme için etkili bir alan yaratır.
Grupların sosyal gerçekliğe oldukça benzemesinin bir başka nedeni de bir süre sonra grup üyelerinin çatışma ve çarpıtmalarının açığa çıkması ve aynı zamanda hemen herkesin birbiriyle, dışarıdaki insanlarla kurduğu etkileşimle aynı türde bir etkileşime girmesidir. Yani üyeler, dışarıda yaşadıkları kişiler arası dünyanın bir benzerini grup içinde yaratırlar. Bu sayede tüm kabul görme ve üstünlük kurma istekleri, çarpı- tılmış düşünceler, değerlerle ilgili ön yargılar dışa vurulur. Gruplar her üyenin belirli bir zaman sonra üstünlük kurma, lider olma ile ilgili bastırılmış duygu ve düşüncelerini açığa çıkarma potansiyeline sahiptir. Bu durumun en güzel uygulamalarından biri de artık üyelerin sadece geçmişleriyle, eskiden yaşadıklarıyla veya dışarıdaki insanlarla ilgili deneyimleri ile ilgili konuşma gereği duymamaya başlaması ve ‘ şimdi ve burada’nın git gide önem kazanmasıdır.
Şimdi ve burada odak noktası olarak alındı- ğında, her grup üyesinin kendi sosyal gerçekliğinin yaratılması da kolaylaşır. Çünkü şimdi ve burada, kendini açmayı, geribildirimi, duygusal boşalımı, sosyal öğrenmeyi ve desteği geliştiren bir güçtür. Üyeler bu sayede, birbirleri arasındaki iletişimi kullanarak pek çok yeni davranış ve beceriyi öğrenme şansı yakalar. Burada liderin görevi ve liderlik becerileri de oldukça önemlidir. Ancak gerekli yeterliklere ve deneyime sahip bir lider sosyal gerçekliğin en iyi şekilde kullanmasına katkı sağlayabilir
3. Yalnız Olunmadığı Duygusunu Vermesi
Gruba yeni başlayan bireylerin benlik saygısının oldukça düşük olmasının nedenlerinden biri, yaşadıkları sıkıntıların sadece kendilerinde olduğunu düşünmeleri ve bu nedenle kendilerini soyutlanmış hissetmeleridir. Grupla psikolojik danışmanın en büyük avantajlarından biri, üyelere yalnız olmadıkları hissini yaşatmasıdır. Bir baş- 292 Grupla Psikolojik Danışma ilerlemenin yaşanamama olasılığı birey merkezli grupların sınırlılıkları arasındadır (Gladding, 2008).
b. Varoluşçu Kuram
Öncülüğünü Viktor Frankl, Rollo May, James Bugental ve Irvin Yalom’un yaptığı Varoluşçu Kuram, yapılandırılmış bir tedavi sisteminden ziyade insanların, yaşamlarındaki kaygılar ve belirsizlikler ile yüzleşmelerine, anlamlı ve sorumlu seçimler yapmalarına ve yaşamlarında yeni anlamlar oluşturmalarına olanak sağlamayı hedefl eyen bir felsefedir (Seligman, 2006). Bu temel felsefe, kendisini grup ortamında da gösterir. Varoluşçu grup yaklaşımı, gerçek dünyanın küçük bir kesiti gibidir. Varoluşçu gruplarda üyeler çeşitli amaçlarla bir yolculuğa çıkar. Oluşan iyileştirici süreç, üyelerin kendilerine ve iç dünyalarına odaklanmaları konusunda onları cesaretlendirir, en derin insani kaygılarını bulmaları konusunda onlara destek olur. Ancak üyelerin kendi iç dünyalarına yaptıkları bu yolculuklar liderin yönlendirmesi ile değil, bireylerin kendi farkındalıklarını kazanmaları ile gerçekleşir.
Üyeler içten bir şekilde kendilerini açmaları sonucunda grupta yakın ilişkiler kurmayı başarırlar (Corey, 2008). Grupta, her bir üyenin sağlıklı seçimler yapabilme konusunda sorumluluklarının farkına varabilmesi oldukça önemlidir. En temel amaç ise kişisel farkındalığı geliştirmektir. Grupta bu amaçla, “Ben kimim, nereye gidiyorum?” sorularına yanıt aranır. Ayrıca kişisel sorumluluğun farkına varmak, farkındalık kazanıp sorumluluk alarak kaygı ile baş etmek ve kaygıyla baş ederek yaşamın anlamını aramak diğer amaçlar arasındadır (Gladding, 2008). Varoluşçu gruplarda ele alınan en temel kavramlar farkındalık, sorumluluk, varoluşsal kaygı, ölüm ve varoluşun farkına varma, anlam arayışı, yalnızlık ve bağlılıktır (Corey, 2008).
Grup Liderinin Rolü ve İşlevi
Adres:
FATİH MAH. KOCA FAKI CAD. GÜND0ĞMUŞ ÇOK PROGRAMLI ANADOLU LISESI BLOK NO: 5/1 İÇ KAPI NO: 1 GÜNDOĞMUŞ / ANTALYA
Telefon
0 242 7812024